The Operative: No One Lives Forever, ki daha sonra sadece No One Lives Forever olarak anıldığı için ikinci oyunun adı da bu başlık üzerinden devam etmişti. Monolith tarafından geliştirilip Fox Interactive tarafından dağıtılan, 2000 senesine damgasını vurmuş efsane bir oyundu. Başta yalnızca Windows için çıkan oyun o kadar sevildi ki; daha sonra Playstation 2 ve MacOSX’e de port edildi. NOLF 1960’ların temasına sahip. Başarılı hikâyesi, dönemine göre etkileyici grafikleri, müzikleri ve Cate Archer karakteri ile unutulmaz bir klasik. Kıyafetler, voice-acting, diyaloglar, espriler ve genel ambiyansı ile 60’ların “ajan filmlerinin” hissiyatına sahip olan seri üzerine bu alanda başka rakip gelmedi.

Eski bir suçlu olan Cate Archer, erken yaşta kaybettiği İskoç soylusu annesinin ve karısını erken yaşta ölümü üzerine yitip giden İngiliz lordu babasının köklü bağlantıları sayesinde bu geçmişi bir kenara itiyor. Dünya barışını koruyan gizli organizasyon Unity’de ajan olarak çalışmaya başlıyor. Biz de böylelikle oyun süresince onu canlandırarak bu maceralara tanık oluyoruz.

No One Lives Forever I
Half Life’tan sonra yapılan en iyi FPS oyunu

Yayınlandıktan kısa bir süre sonra oyun dergileri ve eleştirmenlerin çoğu NOLF’ün 1998’de piyasaya sürülen Half Life’tan sonra yapılan en iyi FPS oyunu olduğunu ilan etti. Birçok “Yılın Oyunu” ödülü aldıktan sonra 2001’de ekstra bir bölüm içeren “Yılın Oyunu Edisyonu” yayınlandı. Bu edisyondaki ekstra bölümde H.A.R.M üssü barındıran egzotik bir adaya tatil yapmaya giden Cate Archer’ın, söz konusu üssü etkisiz hale getirmesine şahit oluyorduk. Oyunun başarısı üzerine bir sene sonra No One Lives Forever 2: A Spy in H.A.R.M.’s Way isimli ikinci oyun geldi. Birçok kişi NOLF2’nin bu seriyle ilgili son oyun olduğunu zannetti. Fakat 2003’te iki oyunun arasındaki olayları başka bir perspektiften anlatan Contract J.A.C.K. ‘de var.

İlk bölümde Batı Almanya’nın Amerikan Büyükelçisi Morris Munroe’nun Fas’a tatile gitmesi ve oyundaki düşmanımız olan H.A.R.M adlı organizasyonun hedefi haline gelmesi anlatılıyor. Munroe’nun otelini tam karşıdan gören bir daireye yerleşip kendisinin varışını beklemeye başlıyoruz. Görevimiz Munroe’nun sağ kalmasını sağlamak. Sonrasında Grand Caravan Hotel’de amirimiz Bruno ile buluşmak. Ardından da herhangi bir sivilin bu olaylardan zarar görmesini engellemek. Cephanemizde 45 kalibrelik sniper tüfeği Hampton Carbine ve NOLF’ün en güzel özelliklerinden biri olan “ikircikli” casus silahlarımız da var; Bozuk para ve zehirli bıçak görevi gören bir saç tokası!

No One Lives Forever II

Bölüm sırasında sağdan soldan gelen suikastçıları temizlemeye çalışırken, etraftaki sivillerin, özellikle de Amerikalı turistlerin komik diyaloglarına ve sürekli bağıran bir eskiciye şahit oluyoruz.

Bölüm sırasındaki konuşmalardan Cate Archer’ın Unity operasyonlarına çıkabilmek için 4 sene beklediğini öğreniyoruz. Teşkilattaki cinsiyetçilik eleştirisi zamanının çok ötesinde. Aynı zamanda görevimizi tehlikeye sokacak bir köstebeğin varlığını da öğreniyoruz. Birkaç sene önce bir başka köstebek, 50 Sterlin için, bilgi sızdırıp İstanbul’daki bazı ajanların ölümüne sebep olmuş. Evet yanlış duymadınız 50 Sterlin…

Komik Diyaloglar

– Eve gitmek istiyorum.
– Ama sadece iki gündür buradayız!
– Kalmak istemiyorum burada…
– Neden ya?
– Burası çok… yabancı.
– E herhâlde, burası yabancı bir ülke?
– Onu biliyorum. Ama Kanada da yabancı bir ülke fakat bu kadar yabancı değil.
– Ama buraya gelme sebebinin bu olduğunu sanıyordum, yani baya farklı olması.
– Yani.
– Neden rahatlayıp keyfine bakmıyorsun? Eğer endişelenmeyi kesersen eğlenebilirsin.
– Belki de haklısın.
– Tabii ki haklıyım. Hadi yürüyelim ve biraz manzara görelim.

Bunun dışında etraftaki gazete manşetleri, bulduğumuz kanıtlar, gizli notlar ve yazışmalarda birbirinden eğlenceli göndermelerle dolu. Bir başka diyalogda da 60’lardaki “Hippie” akımı gereği ayakkabı giymeyi reddeden çiçek çocuklarla dalga geçiliyor. Zaten serinin tamamında genel olarak Amerikalılarla ve soğuk savaş dönemi ile açık açık dalga geçildiğini görebiliyoruz.

– Duyduğuma göre Amerikalı kızla evlenecekmiş.
– Hangi Amerikalı kız? Hani şu ayakkabı giymeyi reddeden mi?
– Evet o.
– Bütün Amerikalı kızların neden ayakkabılardan bu kadar nefret ettiğini anlamıyorum. Bu çok garip görünüyor. Ama zaten Amerika çok garip bir ülke!

You Look Like You Need A Monkey
No One Lives Forever  III

2000’lerin başında bir meme haline gelmiş ve uzun süre internet gündemini meşgul etmiş en ünlü NOLF repliği: “You look like you need a monkey.”

Fas’ta Bruno Lawrie ile buluşmak üzere çatışmadan çatışmaya koşarken, hedeflerimizden birine musallat olan bir “maymun satıcısına” rastlıyoruz. Kapıdaki silahlı korumaya zorla maymun satmaya çalışıyor. Eğer satıcıyı ya da maymunu öldürürseniz, görev başarısız oluyor bu arada.

Oyun süresince 60’larda “casusluk sektöründe” geçerli olan cinsiyet ayrımcılığını ve Cate Archer’a uygulanan negatif ayrımcılığı da görüyoruz. Cate tüm çabalarına rağmen kendisi dışında gelişen nedenlerden ötürü başarısız oluyor. Ve bu durum onun “kadın” olmasına bağlanıyor. 1967’deki sosyal hayatın dinamikleri kadar, mimari ve yaşam alanları konusunda da başarılı bir görselleştirme sunuyor. No One Lives Forever, oturduğunuz yerden zaman / mekân yolculuğu yapmanızı sağlıyor. Bugünün teknolojisi ile basit görünen grafiklerin o zaman için çok başarılı olduğunu unutmayın. Hatta Cate Archer içerdiği 1700 poligonla kendi dönemi için bir oyunda modellenen en gelişmiş karakter. Mekânlar halıda farklı, betonda farklı ses çıkaran topuklu ayakkabıyı düşünecek kadar detaylı biçimde tasarlanmış. Gerçekten de oynanışa ciddi anlamda etki eden unsurlar barındırıyorlar. Bu yüzden bölüm tasarımlarının her yerinden 60’lar fışkırıyor diyebiliriz.

Bullets Are Not My Favorite
Gorsel IV

No One Lives Forever, 2010’da düzenlenen bir ankette “En iyi kötü adam diyalogları” ödülünü aldı. 2001 yapımı oyun, oynanışı olumlu yönde etkileyen mizah kalitesi ile bugün bile benzerleri arasından sıyrılıyor. Bu diyalogları şuradan izleyebilirsiniz. Üyelerine “maaşlı çalışan” gibi yaklaşan H.A.R.M.’ın klasik bir iş yeri mantığında paylaşılan bildirgeleri de en az diyaloglar kadar komik.

To all employees: I have posted photographs of Agents Lawrie and Archer on the bulletin board. Study them carefully. If you fail to recognize the subjects, I’ll assume something is wrong with your eyes and remove them for you.  – D.V.

The Operative: No One Lives Forever’daki “iyi adamların” organizasyonu Unity’nin manifestosu da şu:

A secret international organization dedicated to protecting humanity from megalomaniacs bent upon world domination.

Hikâye boyunca Archer Unity tarafından Fas, Doğu ve Batı Almanya, Karayipler, Alpler ve Uzay’a(!) gönderiliyor; bir gemi enkazına dalış yapmak, düşen bir uçaktan paraşütsüz atlamak, roket yatağında binlerce derecelik ısıdan kaçmak ve dış uzaydaki bir uzay istasyonunda casusluk görevlerini yerine getirmek gibi durumlarla başa çıkıyor. Oyun klasik bir FPS’nin öğeleri ile “gizlilik” öğesine dayalı oyunların özelliklerini karıştıran başarılı bir yapıda. Bir görev ister güvenlik görevlileri, kameralar ve köpeklerden saklanarak; isterseniz de ortama silahlarla dalarak bitirilebiliyor. Her iki yöntemin de kendine göre avantaj ve dezavantajları var. Fakat seslere, etrafta bırakılan cesetlere hatta kar üzerindeki ayak izlerine bile duyarlı olan düşmanlardan saklanarak oynamak; etrafa silahlarla dalmaktan çok daha zevkli.

Silah evreni

Oyunun en önemli özelliklerinden biri de Archer’ın hizmetine sunulan Santa’nın enteresan silahları. Genellikle kadınların çantalarında taşıdığı günlük objelerden oluşan bu özel silahlar; ruj şeklindeki bombalar, parfüm şişesindeki zehirli gazlar, maymuncuk ve bıçak olarak kullanılabilen saç tokası… Ayrıca fotoğraf çekebilen ya da kızılötesi görüş sağlayan güneş gözlüğü gibi şeylerden oluşuyor. Etrafta ceset bırakmamak için “Body Removing Powder”, düşmanları şaşırtmak için “Robot Kaniş” görüyoruz. Hatta evrak çantası görünümünde bir Rocket Launcher kullanabiliyoruz. Oyunun bazı bölümlerinde motosiklet ve kar aracı da sürebiliyoruz.

Bir sonraki yazımızda serinin gelişim sürecinden, 60’ların casusluk temalı yapımlarını etkileyen akımlardan ve Cate Archer’ın tasarlanmasından bahsedeceğiz.

Daha fazla içerik için Clan’ı takip etmeyi unutmayın. Tekrar görüşmek üzere!