Excalibur Clan okurları için oynamanız gereken 10 bağımsız oyun listesinde bizi heyecanlandıran birçok oyun var. 2021 yılı oyuncular için çok güzel bir yıl olacak gibi gözüküyor. Bu yıl oyuncuların sıkılmadan oynayabileceği toplam 10 tane bağımsız oyunu sizler için derledik. İşte 10 bağımsız oyun ve kısa açıklamaları…

Oynamanız Gereken 10 Bağımsız Oyun
Carto

Carto Pazar günü, sessiz sakin bulmaca çözüyormuş gibi oynayacağınız bir oyun. Ölüm, kaos uzak, dinlendirici ve huzur dolu… Büyükannesini bulmak için yola çıkmış bir kızı oynuyorsunuz. Önünüze çıkan engelleri, haritayı değiştirerek aşmalısınız. Yaratıcı fikir ve kombinasyonlar kare hızlarını, görüntü kalitesinden çok büyük ödün vermeden farklı çözümler oluşturabilirsiniz. Haritanın her köşesinde farklı kültürler ve gelenekler keşfedebilirsiniz. Ve pek çok ruh halini, bir pazar bulmacasının içinde dolaşıyormuş gibi yaşayabilirsiniz.

Roki

Röki, Tom Jones, Alex Kanaris-Sotiriou, Ali Tocher ve Polygon Treehouse’un yetenekli ekibi tarafından geliştirildi. İskandinav folklorunun büyüleyici tasvirleriyle, Point & Click tarzını modern şekilde bir araya getiren bir masal. Tove adındaki bir kız, küçük erkek kardeşini kaçıran gizemli güçlerin sırrını araştırıyor. Ve tabii ki kardeşini ararken, keder, vahşi doğa, korku ve eski peri masallarındaki canavarlarla yüzleşiyor. Oyun muhteşem bir sanat yönetimiyle daha da zenginleşen tatmin eden bulmacaları, fantastik yaratıkları, motive edici keşif rozetleri içeriyor. Ufak tefek kusurlarına rağmen unutulmazlar arasına yerleşen bağımsız bir oyun. Mutlaka bir şans verin.

The Pathless

The Pathless’ın kalbinde yatan ve bir “macera” oyununu bu kadar iyi kılan şey, sadeliğiyle kendine hayran bırakan akıcı hareket mekaniği. Yeni nesil platform oyunlarındaki “akışkanlık” mantığı bu oyunda kendi zirvesinde; çünkü yapmanız gereken şey basit ve eğlenceli bir hareket. Üstelik bunu yapabilmenin de yüzlerce olası yolu var. Geliştirici Giant Squid, doğru nişan alma endişesini tamamen ortadan kaldırarak oyun “casual” hissiyatını güçlendirmiş. The Pathless’ın dünyası oldukça doğal; yemyeşil ormanlar, devasa uçurumlar, dolambaçlı yollar, soğuk bir tundra atmosferi yaşatan zirveler… Her boss’tan sonra The Pathless’ın çarpıcı atmosferi daha da belirgin hale geliyor. Bir bölgeyi lanetten kurtardığınızda, dağılan bulutların ardından parlayan güneş, adayı çevreleyen denizin muhteşem maviliklerini aydınlatıyor.

GTFO

Resident Evil, Dead Space, Alien: Isolation ve Left 4 Dead oyunlarının ruhu, dehşetle bir araya gelip, bağımsız bir oyuna can verirse ne olur: GTFO olur. Klostrofobiniz varsa bu oyundan uzak durun; ama izbe, karanlık, tekinsiz yerleri seviyorsanız, bir Rammstein klibinden fırlamış gibi duran renkleriyle, zihninizi bitmek bilmeyen bir kaygı döngüsüne sürükleyecek GTFO bölümleri tam size göre! Silahlarınızı, cephanenizi ve hayatta kalmak için gereken iyi fikirlerinizi son derece titizlikle kullanmanız gerekiyor. Zorluk derecesinin, sizi bir süre sonra çileden çıkarması olası ama sabredin! GTFO’yu bitirmek, uzun süre boyunca başka hiçbir şeyin onunla rekabet edemeyeceği kadar güçlü bir tatmin duygusu yaşatıyor.

Ooblets

Erken erişime dair yıkılan umutları yeniden yetiştiren bir bağımsız oyun: Ooblets. New Leaf, Stardew ve Pokémon Gold & Silver’ın en iyi parçalarını bir araya getiren bu oyun, yaşam simülatörü ve RPG temalarını son derece başarılı bir şekilde harmanlıyor. Oyuncular, Badgetown ve Nullwhere’de mahsul yetiştirip satarak, kaynakları toplayarak, kendi dünyalarını istedikleri gibi dekore edip kurgulayarak çok iyi zaman geçirebilirler. Çünkü bu oyundaki çeşitlilik harika “arkadaşlık hikayeleri” gibi sonu gelmeyen sihirli bir kaynaktan besleniyor. Yeni bir yaşam simülatörü denemek, zihnini ve ruhunu dinlendirmek için ekonomik alternatif arayanlara mutlaka öneriyoruz.

Kaynak: Ooblets, Glumberland
Phasmophobia

Phasmophobia, arkadaşlarınızla hayalet avına çıkabileceğiniz son derece gerilimli ama aynı zamanda eğlenceli bir oyun. Dört kişiden oluşan bir grupla, terk edilmiş tesisleri araştırıyorsunuz. Ve doğaüstü olaylara dair kanıt toplamak için, sırt çantalarınıza UV fenerlerini, EMF okuyucuları doldurarak yola çıkıyorsunuz. Karşılaşacağınız 12 farklı hayalet türü var; bunlardan bazıları artık “kankanız” haline gelecek Wraith’ler, Phantom’lar, Gölgeler, Poltergeist’ler ve asla unutamayacağınız Oni’ler. Geliştiricinin görsel ve işitsel manipülasyona oldukça fazla yatırım yaptığı bu oyundan tam anlamıyla zevk alabilmek için en azından giriş seviyesinde İngilizce bilmeniz şart. Ama arkadaşlarınızla birlikte ortamlara dalarsanız, dil engelini de tıpkı hayaletler gibi ait olduğu yere “postalayabilirsiniz.”

Kaynak: Phasmaphobia, Kinetic Games
Spiritfarer

Spiritfarer, 2020’de en çok konuşulan oyunlardan biri oldu ve bunu kesinlikle hak ediyor. Thunder Lotus Games’in son oyunu, “Oxenfree” ve “Night in the Woods” gibi yetişkin temalarını ele alan ilginç bir yönetim simülasyonu. Elle çizilmiş hoş ortamlar, mükemmel hikâye, düşündürücü ve zeka içeren mekanikler, bağımsız oyunların erişebileceği zirve açısından muazzam bir örnek oluşturuyor. Duygusal yapısıyla, kişisel bir bağ kurabileceğiniz bu oyunda ölecek canlıları son yolculuklarına taşıdığınız bir gemiyi yönetiyorsunuz. Son yolculuğuna çıkan yolcularınızın ihtiyaçlarını gideriyor, onlarla sohbet ediyor, hatta isterseniz onları içtenlikle kucaklayabiliyorsunuz. “Başkalarına yardım etmek” ve “zor durumdakilere yardımcı olmak” duygusunu, oyuna çok başarılı bir şekilde yansıtmışlar. Oyunu mutlaka oynamalısınız; çünkü bu oyuna “empati simülatörü” demek belki de en doğru tanımlama olacaktır.

Kaynak: Spiritfarer, Thunder Lotus Games
Umurangi Generation

Umurangi Generation, son zamanlarda karşılaştığımız en ilgi çekici ve yaratıcı oyunlardan biri. “Fotoğrafçılık” simülatörü diyebileceğimiz bu oyun, oyuncunun belirli koşullar altında fotoğraf çekmekle görevlendirildiği bir simülasyon. Ancak yaratıcılığa ve özgürlüğe de yoğun bir vurgu yapan bir simülasyon. Oyunda, fotoğraf ödüllerini elde etmek için birden fazla yöntem ve teknik kullanmanız gerekiyor; hatta elinize gelen fırsatları başarıyla değerlendirdikçe yeni lensler, fotoğraf filtreleri ve düzenleme efektlerinden de faydalanabiliyorsunuz. Kimi açılardan Pokémon Snap’i hatırlatan ama ona kıyasla son derece öznel ve farklı yönlü. Umurangi Generation, bir fotoğrafçılık simülasyonundan beklenmeyecek derecede hoş ve etkileyici bir “Cyberpunk” atmosferine sahip. Ayrıca Jet Set Radio’dan güç alan soundtrack’i ile de kendisine hayran bırakıyor.

Kaynak: Umurangi Generation, ORIGAME Digital
Lair of the Clockwork God

Lair of the Clockwork God, karakterlerin iki farklı şekilde kontrol edilebildiği, iki boyutlu bir side-scroller platform oyunudur. Karakterlerden Ben, geleneksel Point & Click tarzıyla kontrol ediliyor. Dan ise “kanseri tedavi edebilecek bir çiçeği kurtarma görevinde” platform oyuncusu olarak kontrol ediliyor. Platform oyunları ve klasik macera oyunları arasında ilginç bir denge yakalayamış. Oyun dünyasının temel kaidelerine de dokunduran enteresan mizah anlayışı ve renkli diyalogları ile de dikkat çekiyor. Oyunda ilerlemek için, Trine’a benzer şekilde, her karakterin kendine has özellikleri ve yeteneklerini kullanmanız gerekiyor. Hafta sonu TV başında aylak aylak otururken, adını bilmediğiniz bir İngiliz komedisine yakalanmışçasına bir etki bırakıyor. Farklı bir platform / macera oyunu deneyimlemek isteyen tüm oyunculara öneriyoruz.

Kaynak: Lair of the Clockwork God, Size Five Games
Signs of the Sojourner

Yerin ve göğün kart oyunları ile dolduğu bir gerçeklikte, gerçekten “farklı” bir kart oyunu önermeden bu listeyi bitirmek olmaz. Gerçi en baştan uyarımızı yapalım; Signs of the Sojourner oldukça “deneysel” ve tamamıyla alışılmış tarzların dışında bir oyun. Aslında “hiçbir dövüş ve ticaret mekaniği içermeyen” bir RPG olarak tanımlayabileceğimiz Signs of the Sojourner, tamamen “diyaloglar” üzerine ilerliyor. Oyundaki her şey gerçekten konuşmakla ilgili. Çatışma yok, fiyatlar üzerinde pazarlık yok, sadece konuşmayı seçtiğiniz insanlar ve onlarla olan ilişkileriniz var. Hikaye kiminle konuşmayı ve desteklemeyi seçtiğinize, dünyada nasıl yaşamayı tercih ettiğinize, kimin lütfunu kazandığınıza göre şekilleniyor. Tek bir oyun çok uzun sürmüyor, en fazla birkaç saat. Ancak bu konuşmaların permütasyonunu düşündüğünüzde çılgınca sonuçlar elde edebilirsiniz. Bilindik oyunlardan ve geleneksel oyun türlerinden sıkılan, eğlenceli ve yaratıcı diyaloglar okumayı seven, farklı bir oyun deneyimi yaşamak isteyen tüm bağımsız oyun severlere öneriyoruz.

Kaynak: Signs of the Sojourner, Echo Night Game